-
サマリー
あらすじ・解説
Fluent Fiction - Turkish: Discovering Hidden Beauties: A Winter Walk in İstanbul Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:fluentfiction.com/tr/episode/2025-01-12-23-34-02-tr Story Transcript:Tr: Kışın ortasında bir pazar sabahıydı.En: It was a Sunday morning in the middle of winter.Tr: Sultanahmet Meydanı, kalabalık olmasına rağmen huzurlu ve büyüleyiciydi.En: Sultanahmet Meydanı was peaceful and enchanting despite being crowded.Tr: Kar taneleri yavaşça düşüyor, meydanın taş yollarını hafifçe örtüyordu.En: Snowflakes were falling slowly, gently covering the stone paths of the square.Tr: Mavi Cami ve Ayasofya, sabah ışığında ihtişamlarını sergiliyorlardı.En: The Mavi Cami and Ayasofya were displaying their splendor in the morning light.Tr: Zeynep, ellerini cebine sokmuş dolaşıyordu.En: Zeynep was wandering with her hands in her pockets.Tr: Kendisi genç bir mimardı ve İstanbul'u ilham kaynağı olarak görmek istiyordu.En: She was a young architect and wanted to see İstanbul as a source of inspiration.Tr: Onun gözünde bu şehri receli kadar lezzetli yapan tarihi dokusuydu.En: In her eyes, it was the city's historical texture that made it as delightful as jam.Tr: Ancak, yeni projesi için henüz özel bir şey bulamamıştı.En: However, she had not yet found anything special for her new project.Tr: O kadar meşguldü ki, tesadüfen yanına yaklaşan kişiyi hemen fark edemedi.En: She was so busy that she didn't immediately notice the person who happened to approach her.Tr: Yanındaki kişi Emre'ydi.En: The person beside her was Emre.Tr: Emre, Sultanahmet'in tarihi hikayelerini anlatmayı seven bir turist rehberiydi.En: Emre was a tour guide who loved to tell the historical stories of Sultanahmet.Tr: Rehberlik yaparken, aslında her köşede sanat eserleri görüyordu.En: While guiding, he actually saw works of art in every corner.Tr: Gizli bir ressam olarak hayal ederdi kendini.En: He imagined himself as a hidden artist.Tr: "Merhaba," dedi gülümseyerek.En: Hello, he said with a smile.Tr: "İstanbul'un saklı güzelliklerini keşfetmek ister misiniz?"En: Would you like to discover the hidden beauties of İstanbul?Tr: Zeynep, bu sıcak daveti karşılık vermezse pişman olacağını düşündü.En: Zeynep thought that she would regret not accepting this warm invitation.Tr: "Neden olmasın?" diyerek karşılık verdi kendisi.En: She responded by saying, Why not?Tr: İki yabancı, karışık duygularla bir araya gelmişti.En: The two strangers came together with mixed emotions.Tr: Beraber yürürken Emre, Zeynep’e yalnızca popüler yapıtları değil, aynı zamanda daha az bilinen sanatsal köşeleri de göstermekteydi.En: As they walked together, Emre was showing Zeynep not only the popular landmarks but also the lesser-known artistic corners.Tr: Zeynep, onun bilgisinden ve tutkusu karşısında hayran kalmıştı.En: Zeynep was impressed by his knowledge and passion.Tr: Aralarında geçen sohbet, bir yerden sonra mimariden çok kişisel hayallere döndü.En: Their conversation, at some point, turned from architecture to personal dreams.Tr: Emre, Zeynep'e boş vaktinde ne kadar resim yaptığını anlattı.En: Emre told Zeynep how much he painted in his spare time.Tr: Zeynep, ise sürekli modern ve geleneksel tasarımı birleştirmeye çalıştığını paylaştı.En: Zeynep, in return, shared that she was constantly trying to combine modern and traditional design.Tr: İkisinin de farkında olduğu koşuşturmaca arasında, aslında ne kadar da benzer hislere sahip olduklarını anladılar.En: Amid the hustle and bustle that both were aware of, they realized just how similar their feelings were.Tr: Bir gün küçük bir sanat galerisine girdiklerinde büyülü bir andı.En: When they entered a small art gallery one day, it was a magical moment.Tr: İçerideki tablolar ve heykeller, Zeynep’i derinden etkiledi.En: The paintings and sculptures inside deeply affected Zeynep.Tr: Akşam eve dönerken, kafasında yeni fikirler uçuşuyordu.En: As she returned home that evening, new ideas were swirling in her mind.Tr: Emre’nin görüşleri ve düşünceleri, ona yepyeni bir bakış açısı kazandırmıştı.En: Emre's insights and thoughts had given her a brand new perspective.Tr: Zeynep, not defterine tasarımlar çizmeye başladı.En: Zeynep started drawing designs in her notebook.Tr: Modern ve gelenekseli birleştiren eşsiz bir kompozisyon oluşuyordu.En: A unique composition combining modern and traditional was forming.Tr: Emre de bu süreçte cesaret buldu.En: Emre also found courage in this process.Tr: Hayallerini ertelemekten vazgeçmeye karar verdi ve kendi sergisi için bir öneri hazırlamaya başladı.En: He decided to stop postponing his dreams and began preparing a proposal for his own exhibition.Tr: Sultanahmet'i dolaşmak, iki yabancıya kendi dünyalarının kapılarını açmıştı.En: Exploring Sultanahmet opened the ...