検索キーワード： 制作 "SAGA EGMONT" 歴史

Rom, 95 nach Christus: Durch Zufall gerät der reiche Bürger Decimus Junius Juvenalis an die Leiche eines Unbekannten. Bei der Suche nach dem Mörder findet Decimus sich plötzlich im Netz der Intrigen des tyrannischen Kaisers Domitian wieder. Auf seiner Flucht vor den Schergen des Kaisers taucht er in die Unterwelt Roms ein, flieht bis nach Pompeji und endet schließlich in der schroffen Felswüste Qumrans, beim toten Meer. Dort findet er in der Bibliothek der Essener uralte Papyrusrollen, die ein großes Geheimnis bergen.

No sé si la historia sucedió exactamente así, pero creo que es cierta. Hace mucho tiempo cuando empezaba el siglo XII en Florencia, Italia había un caballero que se llamaba Rainiero. Era conocido como un soldado valiente y fuerte. Nunca perdía la oportunidad para demostrar su fuerza y valor. Tan pronto como oía cualquier ruido en la calle salía corriendo fuera esperando que surgiera una pelea en la que pudiera participar. Juró que dondequiera que participara en una batalla traería las más bellos y extraños tesoros a la catedral de Florencia.

Året är 1888 och i London sätter Jack the Ripper skräck i stadsborna. Den unge journalisten William Sinclair skickas ut för att rapportera om de fruktansvärda brotten. Men det blir inget vanligt uppdrag för honom. Efter en uppväxt i de välbärgade västra delarna av staden får han en chock när han upptäcker slummen i East End. Dessutom blir han störtförälskad i kollegan James. Plötsligt har hela Williams världsbild satts i gungning.

Veracruz, México. Hércules Guzmán Fox, uno de los inves-tigadores más importantes del mundo, tiene que resolver la extraña muerte de un senador norteamericano en el barco en el que viajan hacia los Estados Unidos. Durante la travesía descubrirá que los culpables son un extraño grupo que se creía desaparecido hacía siglos. Las pistas de una antigua reliquia lo llevarán, junto a George Lincoln y Alicia Mantorella, sus inseparables amigos, a Washington, donde se encuentra la clave de un asombroso misterio, asociado a uno de los objetos más poderosos de la historia.

Den 18 mars 1990 anländer en polispatrull till Isabella Stewart Gardner-museet i Boston. Polisdräkten visar sig vara en fasad, och väl inne i museet binder fejkpolisen fast vakterna som är ansvariga för museets säkerhet. Därefter påbörjas den största konstkuppen världshistorien. Männen kommer undan med flera tavlor av mästarna Vermeer, Rembrandt, Degas och Manet. Målningen av Vermeer värderades till 200 miljoner dollar, och värdet av alla 13 tavlor som försvann beräknades till över 500 miljoner dollar.

El cadáver del magnate inglés Charles Baskerville es encontrado en el páramo de Devonshire. La incertidumbre generada por las características de la escena del crimen apunta a que la maldición de los Baskerville se está haciendo realidad y que la vida de Sir Henry, el nuevo heredero, corre peligro.

München anno 1320: ein Priester wird tot aufgefunden. Alles deutet darauf hin, dass er seinem Schöpfer durch Gewalteinwirkung gegenübergetreten ist. Eine junge Frau wird verdächtigt dahinter zu stehen, jedoch tun sich bei dieser Annahme gleich mehrere Ungereimtheiten auf. Warum scheint der Henker und sein Geschäft mit den Huren der Stadt etwas mit dem Mord zu tun zu haben? Hatte der sittenstrenge Priester Feinde? Die Freunde Peter und Paul beschließen die Sache auf eigene Faust zu untersuchen und kommen dabei einer dunklen Verschwörung auf die Spur.

Ein Serienmörder treibt sich im München des Jahres 1319 herum. Die Angst vor dem unsichtbaren Feind veranlasst die Bürger der Stadt dazu, einen Sündenbock ausfindig zu machen: Die Juden und ihre vermeintlichen "bösen Zauber" werden für das Unheil verantwortlich gemacht, und finden sich nun einer gefährlichen Pogromstimmung gegenüber. Zwei junge Isarflößer beschließen etwas zu unternehmen und gehen der Spur des Mörders nach. Dabei stoßen sie auf vielerlei dunkle Geheimnisse und Mysterien.

Jotunheimens fjällandskap är en av världens vackraste, mest sceniska platser. Men när en ung kvinna påträffas död i botten av en ravin går stämningen genast från idyllisk till att vara skrämmande. Gästerna på det närliggande fjällhotellet inser snart att handlar om mord, och att mördaren är bland dem. Samtidigt drar en våldsam snöstorm in över landskapet. Insnöade, livrädda och desperata måste var och en på hotellet se till att klara sig helskinnad genom natten, men det visar sig bli mycket svårare än vad man från början kunnat tro ... Bennie Liljenfors är en svensk författare.

Randers‘da açılan bir sanat sergisi hakkındaki haberi bitiren Anne Larsen, Liv Løkke‘yi ve kardeşini ziyaret etmeye karar verir. Liv‘in adresine vardığında evin kapısının açık olduğunu gören Anne, kızın başına kötü bir şey gelmiş olmasından korkar. Liv evde değildir, ama Anne korkunç şüphelerinin doğru olduğunu anlar. Daha fazla cinayet işlenmesini engellemek için katili bulmak zorundadırlar. Anne Larsen, Roland Benito ve meslektaşının önünde zorlu bir mücadele vardır. 1960 doğumlu Inger Gammelgaard Madsen, Danimarkalı bir yazardır.

Bağımsız Polis Soruşturmaları Komisyonunun elinde hiçbir ipucu yoktur. Ancak Roland Benito, Johan Boje‘nin karısını ve meslektaşlarını sorgulayınca kurbanın pek de sadık bir koca olmadığını öğrenir ve katilin başka sebepleri olabileceğini düşünür. Johan‘ın oğlu Lukas‘ı sorguladığında, çocuğun cinayete sanıldığından daha yakın olduğunu görür. Soruşturma, Anne Larsen‘in Roland'ı aramasıyla yeni bir dönemece girer. Anne Roland‘a neler keşfettiğini anlatarak yangının Johan Boje için kişisel bir konu olduğunu söyler. 1960 doğumlu Inger Gammelgaard Madsen, Danimarkalı bir yazardır.

TV2 Doğu Jutland kanalında çalışan gazeteci Anne Larsen, bir meslektaşı tarafından evinin önünde arabayla öldürüldüğü söylenen Silkeborg‘lu memurun davasını inceler. Adamın bir yangın vakasını gizlice araştırdığını öğrendiğinde dava daha da ilgisini çeker ve olayı yakından incelemeye başlar. Johan Boje‘nin bu yangına bu kadar ilgi duymasının nedeni ne olabilir? Olayın bir gaz kaçağı yüzünden olduğunu kabul etmek neden bu kadar zordur? 1960 doğumlu Inger Gammelgaard Madsen, Danimarkalı bir yazardır.

Liv Løkke, Paderup‘taki bir markette kasiyerlik yapmaktadır. Kasabadan, kendinden, işinden ve boş hayatından nefret eden Liv, çevredeki herkesi tanıdığı ve alışkanlıklarını bildiği için çoğu zaman kimle konuştuğunu anlamak için kafasını bile kaldırmak zorunda kalmaz. Fakat bir gün, ona geçmişini anımsatan bir müşteriyle göz göze gelir. Adamın aldığı ürün, ona erkek kardeşini yanan evden kurtardığı ve annesinin yanarak öldüğü gaz patlamasının yaşandığı günü hatırlatır. Karşısındaki o adamdır... Annesinin sevgilisi. Adam, annesinin ölümünün bir kaza olmadığını kanıtladığını iddia eder.

Orta ve Batı Jutland polis teşkilatı memurlarından Johan Boje, bir Mart gecesinde kendisine çarpıp kaçan şoför tarafından evinin önünde öldürülür. Olay yerine ilk gelenlerden biri olan patronu Axel Borg, cinayetin ne kadar vahşice işlendiğini fark eder. Johan Boje‘nin dokuz yaşındaki oğlu, arabayı ve sürücüyü gördüğünü, babasına çarpıp kaçan kişinin bir polis memuru olduğunu söyler. Bunlar yalnızca bir çocuğun hayal gücünün mü ürünüdür? Güvenlik kamerası görüntüleri çocuğun iddialarını doğruladığında, davaya Bağımsız Polis Soruşturmaları Komisyonundan Rolando Benito atanır.

"Vakadaki yeni bilgiler ışığında, Roland Benito, gardiyanın intiharını yeniden incelemeye girişir. Artık Uwe Finch‘in gerçekte kim olduğunu kesin olarak bilmektedir ve bunu Anne Larsen‘le paylaşmaya karar verir. Uwe Finch‘in parmak izini ilk alan kişinin Larsen olduğunu öğrenen Roland, Larsen‘in polis soruşturmalarında büyük faydalar sağladığını anlar. Bertram, annesine olanları öğrenince şoke olur. Birden TV2 Doğu Jutland muhabiri Anne Larsen gelir. Bertram onun önünde kendini kaybeder ve her şeyi anlatır. Larsen ona hemen kaçmaları gerektiğini söyler. Ama artık çok geçtir.

"Anne Larsen, Roland‘a Uwe Finch‘in bir fotoğrafını gösterir. Roland adamı tanır gibi olur. Gözlerinin birbirine çok yakın olması dikkatini çekmiştir. Ama benzettiği adam olamayacağını düşünür, çünkü o adam yıllar önce bir otel yangınında ölmüştür. Parmak iziyle adamın kimliğini belirleyen ve gerçekten düşündüğü adam olduğunu bulan Roland, neden yeni bir kimlikle ortaya çıktığını ve neden Aarhus‘ta olduğunu bulmaya çalışır. Bertram‘ın annesi deri ceketi oğlunun odasında bulmuştur ve esas sahibi olan erkek arkadaşına geri vermek ister.

"Bertram polise gitmeye ve çaldığı ceketin içinde bulduklarını anlatmaya korkar. Çünkü kendisi de kanunla başının derde girmesini istemeyen, aranan bir suçludur. Bir akşam, biraz içki ve esrar sonrasında isimsiz bir ihbar yapmayı dener, ancak polis ona inanmaz. Bertram daha sonra annesinin hayatının tehlikede olduğunu fark eder. Onu uyarmaya çalışır ama annesini de inandıramaz. Annesini takip etmeye başlar ve tanımadığı bir adamla buluştuğunu görür.

"Bağımsız Polis Soruşturmaları Komisyonu'nda çalışan Roland Benito ve çalışma arkadaşı, acil bir çağrıya müdahale eden iki polis memurunu sorgulamaya giderler. Bir hapishane gardiyanı dördüncü kattaki dairesinin penceresinden atlayarak intihar etmiş, polisler ise daireden gelen gürültü için yapılan şikayetten dolayı olay yerine gitmiştir. Dışarıdan bakıldığında şüpheli bir durum görünmez, ama gardiyanın Roland‘ın torununun en yakın okul arkadaşının babası olduğu ortaya çıkar.

"Bertram ile üç arkadaşı Jack, Kasper ve Felix okulu yeni bitirmiş ve Atmacalar adını verdikleri küçük bir çete kurmuşlardır. Müşterilerinden aldığı siparişler doğrultusunda pahalı tasarım mobilyalar çalmak için soygunlar yapan "Usta" adını verdikleri adam için belirli bir pay karşılığında çalışırlar. Bertram, bir restoranda garsonluk yapan ve oğlunun gazete dağıtarak para kazandığını zanneden annesiyle birlikte yaşamaktadır. Babası cinayetten ömür boyu hapis cezası alıp tutuklandığında yalnızca yedi yaşında olan Bertram, babasıyla ilgili pek bir şey hatırlamaz.

En 1500-tals berättelse om starka kvinnoöden av oslagbara Anna Sparre! Den ambitiösa och bestämda Märtha Leijonhufvud, kallad Kung Märtha, är hustru till Svante Sture, en av Sveriges mäktigaste män. Med honom har hon fjorton barn, däribland fem döttrar. Kung Märthas döttrar utstrålar samma själsstyrka som modern, men till utseendet liknar de mer sin far – de är späda, bleka och inte särskilt vackra. I ett dramatiskt 1500-tal upplever döttrarna omtumlande öden – maktskiften, släktmord och svekfulla män, men också oförglömlig kärlek. Anna Sparre skildrar deras öden med stor skicklighet och värme.